Web sitemize hoşgeldiniz, 25 Mart 2023
Beğen 0

Voyou

Barre-toi ! Casse-toi j’t’ai dit, qu’est ce qu’il te faut de plus ?
Defol git, çek git, sana söyledim, daha fazla gereken nedir sana ?

 

T’en as pas vu assez ? Et arrête de m’regarder comme ça.
Yeterince görmedin mi ? ve bana bu şekilde bakmayı kes

 

T’as rien écouté ? T’as rien compris ?
Hiçbir şey dinlemedin mi ? hiç bir şey anlamadın mı ?

 

Comment j’dois te l’dire pour que ça imprime ?
Anlaman için bunu sana nasıl söylemeliyim ?

 

Écoute, pauvre conne :
Dinle zavallı aptal kadın :

 

J’suis pas quelqu’un de bien, j’suis pas une belle personne.
Ben iyi birisi değilim, hoş bir insan değilim

 

J’suis une sale bête, une bouteille de gaz dans une cheminée.
Ben pis bir canavarım, bir şöminede ki mutfak tüpüyüm

 

Et j’vais finir par te sauter au visage si tu t’approches trop.
Eğer çok yaklaşırsan sonunda yüzünde patlayacağım

 

Comme ça, t’es avec les autres !
Bu şekilde sen de diğerleriyle berabersin

 

Mais tu sais pas d’quoi tu parles.
Ama neyden bahsettiğini bilmiyorsun

 

J’ai essayé ça sert à rien on change pas, on change jamais.
Denedim, hiçbir işe yaramıyor, insan değişmiyor, hiç değişmiyor

 

Et quand bien même de toute façon ici y’a pas de deuxième chance.
Ve gene de her durumda burada ikinci bir şans yok

 

On efface pas les ardoises.
Yazılanları silmiyoruz

 

Me dis pas qu’t’es pas au courant, qu’t’as pas vu ?
Bana haberin olmadığını ve görmediğini söyleme

 

C’est imprimé partout dans les journaux,
Bu her yerde, gazetelerde yazıyor

 

Sur les écrans, dans le regard des gens.
Ekranlarda, insanların bakışlarında…

 

C’est même écrit en grand sur les immeubles, la nuit
Binaların üzerinde bile yazıyor, gece vakti

 

Quand les gens biens comme toi sont endormis.
Senin gibi iyi insanlar uykuya daldığı zaman

 

C’est marqué en rouge :
Kırmızı renkle işaretlenmiş :

 

Tu nais comme ça, tu vis comme ça, tu canes comme ça.
Böyle doğuyorsun, böyle yaşıyorsun,böyle ölüyorsun

 

Seul à poil face à ton reflet avec ton dégoût de toi-même.
Kendinden tiksinmeyle birlikte kendi yansımanın karşısında yalnız, çıplaksın

 

Ta culpabilité et ton désespoir comme seul témoin.
Suçluluk duygun ve umutsuzluğun tek şahit gibi

 

Non crois-moi, tu veux vraiment pas qu’j’aille plus loin
Hayır,inan bana gerçekten daha uzaklara gitmemi istemiyorsun

 

Parce qu’au mieux ça t’empêchera de dormir
Çünkü en iyi ihtimalle gidişim uyumana imkan vermeyecek

 

Et au pire ça t’donnera envie de m’cracher à la gueule.
Ve en kötü ihtimalle sana suratıma tükürme isteği verecek

 

Alors, avant que j’me transforme encore une fois, pars en courant.
O halde,ben bir defa daha değişmeden önce koşa koşa git

 

Fuis-moi comme le choléra.
Koleradan kaçar gibi kaç benden

 

Non j’ai braqué personne, planté personne, buté personne
Hayır kimseyi soymadım,kimseyi bıçaklamadım, kimseyi öldürmedim

 

Mais j’suis un voyou c’est comme ça qu’on dit, tout simplement.
Ama ben serseriyim, açıkçası bana böyle diyorlar

 

J’ai fait des choses que j’regrette suffisamment,
Yeteri kadar pişman olduğum şeyler yaptım

 

Suffisamment pour y penser tout l’temps.
Her zaman düşünmek için yeteri kadar…

 

J’pourrais te donner un million de bonnes raisons
Sana bir milyon tane mantıklı sebep sunabilirim

 

Pour qu’on m’attrape, qu’on m’casse les genoux et qu’on m’cloue au pilori.
Beni yakalamaları, dizlerimi kırmaları ve el aleme rezil etmeleri için

 

Et si un jour on vient m’chercher, j’résisterai pas
Ve eğer bir gün beni aramaya gelirlerse direnmeyeceğim

 

J’sortirai les mains sur la tête sans faire d’ennui.
Sorun çıkarmadan ellerimi başımın üstüne koyacağım

 

Mais avant qu’ça arrive, j’voudrais qu’tu sache que j’ai compris
Ama bu olmadan önce, bilmeni isterim ki gecelerimi uyku hapları

 

Que j’passe mes nuits entre cachetons et insomnies
Ve uykusuzluk arasında geçirdiğimi ve pişman olmuş

 

Et que j’vais m’battre pour reconstruire un apprenti repenti
Bir çırağı yeniden yetiştirmek için mücadele edeceğimi anladım

 

Et tant pis, si ça m’prend toute une vie
Ve bu, bütün ömrümü alsa da ziyanı yok

 

Pardon, que j’parle un peu moins fort ?
Afedersin, biraz daha alçak sesle konuşayım mı ?

 

Ah, on vous dérange en fait, merde…
Ah, aslında sizi rahatsız ediyoruz, lanet olsun

 

Et ben, si on t’dérange tu t’casses ou sinon tu fermes ta gueule.
Ve elbette,seni rahatsız ediyorsak çek git ya da çeneni kapat

 

Tu regardes ton assiette et tu nous fous la paix 5 minutes
Tabağına bakıyorsun ve bizi 5 dakika rahat bırakıyorsun

 

Le temps que j’termine, tu peux faire ça ?
Bitirdiğim zaman bunu yapabilir misin ?

 

Qu’est-ce qu’il y a, ça t’gêne qu’on t’coince comme ça
Ne var ? böyle herkesin önünde seni sıkıştırmamız

 

Devant tout l’monde ?
Canını mı sıkıyor ?

 

Ben ouais c’est chiant ! J’comprends mon gars.
Elbette evet bu can sıkıcı ! anlıyorum adamım

 

Mais dis-toi que t’as d’la chance toi.
Ama kendine şanslı olduğunu söyle

 

Toi t’es né bien comme il faut, t’es solide, t’es cohérent,
Sen gerektiği gibi sağlıklı doğdun,sağlamsın, mantıklısın

 

Tu mets personne mal à l’aise dans les restaurants.
Restoranlarda kimseyi zor durumda koymuyorsun

 

Tu dors bien sur tes deux oreilles.
İki kulağının da üzerine yatarak iyi uyuyorsun

 

T’es un bon p’tit Français, t’es beau, t’es bien.
Küçük, iyi bir Fransızsın, yakışıklısın, iyisin

 

Comme un magazine de déco, comme une maison témoin
Bir dekorasyon dergisi gibi, bir örnek daire gibi

 

Ça n’t’arrive pas ces choses là, hein ?
Sana böyle şeyler olmaz değil mi ?

 

Tu vois absolument pas de quoi j’parle ?
Neyden bahsettiğimi kesinlikle anlamıyor musun ?

 

Et ben ouvre pas trop la porte de ton placard alors,
Ve elbette o zaman dolabının kapağını fazla açma

 

Tu pourrais être surpris.
Şaşırabilirsin

 

Ça va t’faire tout drôle le soir où les choses
Gizlediğini zannettiğin şeyler aslında orada

 

Que tu pensais avoir enfouies te feront savoir
Tam orada, halının altına gizlendiğini sana bildirdikleri akşam

 

Qu’en fait, elles étaient là, juste là, planquées sous le tapis.
Bu her şeyi sana tuhaf bir hale getirecektir

 

Elles sortent une main puis t’plante une seringue dans le pied
Gizlediklerin bir elini çıkarır ve ortadan kaybolmadan önce ayağına

 

Avant de disparaître.
Bir şırınga saplar

 

Et alors là ça t’prend à la gorge, comme des odeurs d’ammoniac.
Ve o zaman amonyak kokusu gibi boğazına ulaşır

 

Ça t’colle des sueurs froides, t’as les dents qui claquent.
Soğuk ter gibi sana yapışır ve dişlerin takır takır ses çıkarır

 

Mais non, j’me calme pas ! J’me calme pas, il sait pas c’que c’est lui !
Ama hayır, sakinleşmiyorum ! sakinleşmiyorum, bu onun için ne demek bilmiyor

 

Il sait pas c’que sait que d’être un crevard,
Ölmek üzere olmak, kötü durumda olmak

 

D’être mal-foutu, d’être une crasse, un pantin,
Bir pislik olmak, bir kukla olmak, iyilikle kötülüğün

 

D’être le terrain où le bien et le mal s’affrontent.
Çatıştığı bir alan olmak hakkında ne bildiğini bilmiyor

 

Il sait pas c’que c’est !
Bunun ne olduğunu bilmiyor

 

Non j’ai braqué personne, planté personne, buté personne
Hayır kimseyi soymadım,kimseyi bıçaklamadım, kimseyi öldürmedim

 

Mais j’suis un voyou c’est comme ça qu’on dit, tout simplement.
Ama ben serseriyim, açıkçası bana böyle diyorlar

 

J’ai fait des choses que j’regrette suffisamment,
Yeteri kadar pişman olduğum şeyler yaptım

 

Suffisamment pour y penser tout l’temps.
Her zaman düşünmek için yeteri kadar…

 

J’pourrais te donner un million de bonnes raisons
Sana bir milyon tane mantıklı sebep sunabilirim

 

Pour qu’on m’attrape, qu’on m’casse les genoux et qu’on m’cloue au pilori.
Beni yakalamaları, dizlerimi kırmaları ve el aleme rezil etmeleri için

 

Et si un jour on vient m’chercher, j’résisterai pas.
Ve eğer bir gün beni aramaya gelirlerse direnmeyeceğim

 

J’sortirai les mains sur la tête sans faire d’ennui.
Sorun çıkarmadan ellerimi başımın üstüne koyacağım

 

Mais avant qu’ça arrive, j’voudrais qu’tu sache que j’ai compris
Ama bu olmadan önce, bilmeni isterim ki gecelerimi uyku hapları

 

Que j’passe mes nuits entre cachetons et insomnies
Ve uykusuzluk arasında geçirdiğimi ve pişman olmuş

 

Et que j’vais m’battre pour reconstruire un apprenti repenti
Bir çırağı yeniden yetiştirmek için mücadele edeceğimi anladım

 

Et tant pis, si ça m’prend toute une vie.
Ve bu, bütün ömrümü alsa da ziyanı yok

 

Comment est-ce que tu peux penser qu’tu tiens à moi
Eğer ben kendimi sevmiyorsam, sen beni sevdiğini

 

Si moi même j’y tiens pas ?
Nasıl düşünebiliyorsun ?

 

Pourquoi tu dis qu’tu m’aimes alors que moi-même j’me déteste ?
Ben kendimden nefret ederken neden beni sevdiğini söylüyorsun ?

 

Pourquoi t’es là, pourquoi tu restes ?
Neden buradasın ? neden kalıyorsun ?

 

Comment est-ce que tu peux penser qu’tu tiens à moi
Eğer ben kendimi sevmiyorsam, sen beni sevdiğini

 

Si moi même j’y tiens pas ?
Nasıl düşünebiliyorsun ?

 

Pourquoi tu dis qu’tu m’aimes alors que moi-même j’me déteste ?
Ben kendimden nefret ederken neden beni sevdiğini söylüyorsun ?

 

Neden buradasın ? neden kalıyorsun ?
Pourquoi t’es là, pourquoi tu restes ?

 

Non pas ce soir, pas ce soir laisse-moi s’il-te-plait.
Hayır bu akşam olmaz,bu akşam olmaz bırak beni lütfen

 

Non j’veux pas y aller, j’veux pas rentrer, j’veux pas dormir
Oraya gitmek, oraya dönmek istemiyorum,uyumak istemiyorum

 

Mais surtout, non, j’veux pas parler.
Ama özellikle de hayır konuşmak istemiyorum

 

Ce soir, j’veux juste hurler.
Bu akşam sadece haykırmak istiyorum

 

J’ai besoin d’ouvrir les vannes, tu comprends, de tout lâcher
Anlıyor musun barajın kapaklarını açmaya,her şeyi salıvermeye

 

Comme un puceau qui ment, de hurler mes mots pesants
Yalancı bir bakir gibi ağır sözlerimi haykırmaya

 

Avec ma voix d’adolescent qui a jamais mué.
Hiç kalınlaşmayan ergen sesimle

 

De hurler ma peur de l’abandon, ma recherche frénétique d’attention.
Terkedilme korkumu, çılgınca titizlik araştırmamı haykırmaya ihtiyacım var

 

Mon besoin d’reconnaissance en permanence,
Sürekli kabul görme ihtiyacımı

 

Comme un chien, des caresses.
Bir köpek gibi okşanma ihtiyacımı

 

Mes tentatives désespérées d’me faire passer pour un mec que j’suis pas
Kendime,olmadığım bir adam süsü vermek için umutsuz girişimlerimi

 

Et que j’serai probablement jamais.
Ve muhtemelen asla adam olmayacağımı

 

De hurler mon absence de courage, ma cruauté, ma politesse maladive,
Cesaretimin olmayışını,acımasızlığımı,hastalıklı kibarlığımı haykırmaya

 

Mon optimisme débile, mon zèle dangereux,
Aptalca iyimserliğimi ,tehlikeli hevesimi

 

Mes réflexes à la con, mes accès de colère,
Saçma reflekslerimi,öfke nöbetlerimi

 

Ma culpabilité bidon, ma sexualité en vrac et mes fantasmes tordus,
Göstermelik utancımı, darmadağın cinselliğimi, çarpık fantezilerimi

 

De hurler ma peur panique des autres, ma mesquinerie sournoise,
Korkumu, başkalarının paniğini, sinsice aşağılığımı,pişmanlıklarımı

 

Mes regrets, mes erreurs, mes névroses,
Hatalarımı, sinir krizlerimi, takıntılarımı

 

Mes obsessions, mes méta-obsessions,
Anormal takıntılarımı ; acı,kaybetme,intihar

 

Ma phobie de la douleur, de la perte, du suicide, de la dépression.
Ve depresyon fobimi haykırmaya ihtiyacım var

 

Une tête de déporté.
Sürgün edilen birinin görünüşü

 

Dans ma bouche comme un goût de sang
Ağzımda bir kan tadı gibi

 

Et des murs sales autour de moi.
Ve etrafımda kirli duvarlar

 

J’ai l’impression d’être en HP.
Akıl hastanesindeymişim gibi geliyor

 

Je me fais cogner par mes regrets.
Pişmanlıklarımla kendimi dövdürüyorum

 

Ma santé mentale me fait des doigts.
Akıl sağlığım bana el hareketi çekiyor

 

Il faut que je sorte de dégrisement,
Ayıkma halinden çıkmam lazım

 

Que je récupère ma vie d’avant.
Önceki hayatıma geri dönmem lazım

 

Mais à quoi bon prendre un ticket ?
Ruhsuz ve değersiz şerefsizler tarafından

 

Si c’est pour me faire crosser par des connards
Kendime eziyet ettirmek içinse eğer

 

Sans âme et sans valeurs.
Bilet almak neye yarar

 

À quoi bon se forcer à tricher ?
Kendimi kandırmaya zorlamak neye yarar ?

 

J’appréhende le « encore toi ? » de ma mère
Annemin “gene mi sen” demesini anlıyorum

 

Et le regard effrayé de mon frère.
Ve kardeşimin korkulu bakışını

 

Y aura personne pour m’épauler à part le sourire de l’épicier,
Bakkalın gülümsemesinden başka bana destek verecek kimse olmayacak

 

Lui acheter 2-3 bières
Nefretle, öfkeyle ve

 

Avant de passer la nuit dehors avec haine, rage et remords.
Pişmanlıkla geceyi dışarıda geçirmeden önce ona 2-3 bira almalı

 

Et t’inquiète pas, je perds pas le nord.
Ve endişe etme pusulayı şaşırmıyorum

 

Même si l’autre crie partout que je vaux pas mieux qu’un voyou.
Öteki her yerde bir serseriden daha iyi değerde olmadığımı haykırsa bile

 

Elle a ressorti les vieux dossiers et rien à foutre
Eski dosyaları tekrar çıkardı ve yapacak hiçbir şey yok

 

Que je lui répète qu’elle sait pas tout.
Ona, her şeyi bilmediğini tekrarlayayım

 

Je te parle pas de ceux qui font pas mieux.
Sana,daha iyisini yapanlardan bahsetmiyorum

 

Ceux pour qui ça fait longtemps que mon nom est devenu tabou.
Uzun zamandır ismimin,kendileri için tabu olduğu kişiler

 

Et quand je suis là ils font semblant
Ve ben oradayken yapmacık davranıyorlar

 

Alors qu’en vrai ils rêveraient de me tordre le cou.
Aslında boynumu bükmeyi hayal ettikleri halde…

 

Faut dire que les mensonges ont pas arrangé le coup.
Yalanların,(vurdukları) darbeyi tamir etmediğini söylemek gerek

 

Les langues de pute en ont fait tout autant.
Fahişe dilleri de hep aynı şeyi yaptı

 

C’est jamais tout le temps noir ni tout le temps blanc
Ne her zaman siyah, ne de her zaman beyaz.

 

Malgré ça, même si je suis dépassé, que je dors plus.
Buna rağmen yaşım geçmiş olsa bile artık uyumayayım

 

J’essaie de tirer des nouveaux plans,
Yeni planlar çıkarmaya çalışıyorum

 

De quoi me refaire, reprendre de l’air, de l’altitude,
Beni yenileyecek,tekrar hava ve yükseklik kazandıracak planlar…

 

Trouver une fille bien et sortir de ma brume.
İyi bir kız bulmak ve puslu havamdan çıkmak

 

Peu importe ce que tu m’opposes
Bana karşı gelişinin bir önemi yok

 

Je ferai mes armes tout seul
Silahlarımı kendi başıma yapacağım

 

Je veux qu’on me parle bien et qu’on m’estime
Bana iyi sözlerle konuşulmasını ve şahsiyetim için

 

Pour ce que je suis / éviter à tout prix
Bana saygı gösterilmesini, ne pahasına olursa olsun

 

Ce modèle de défaite qu’on m’a prescrit
Bana yazılan bu mağlubiyet modelinden sakınmak istiyorum

 

Quoi de pire que ce putain de trio :
Şu üç şeyden daha kötü ne var

 

Métro, boulot, dodo.
Metro, iş, yatak

 

Quand t’as déjà pensé à la fin ?
Zaten ne zaman sonunu düşündün ki ?

 

Mais t’acceptes pas de voir le monde tourner sans toi
Ama dünyanın sen olmadan da döndüğünü kabul etmiyorsun

 

Même si parfois tu sais très bien
Bazen bu gerçekten çok uzak olmadığını

 

Que t’en es pas très loin.
Çok iyi bilsen bile

 

Y a pas de saints ici-bas, non !
Burada azizler yok, hayır !

 

Juste des mecs comme toi et moi
Her şeye gücü yeten Tanrı’yı kandırmak isteyen

 

Qui veulent tromper le Tout-Puissant
Sadece senin ve benim gibi herifler var

 

Sous des apparences de vauriens vraiment pas séduisants.
Gerçekten çekici olmayan adi insanlar olarak görünen

 

On fait quoi ?
Biz ne yapıyoruz ?

 

On crame chaque jour comme des condamnés
Mahkumlar gibi her gün güneşte yanıyoruz

 

Parce qu’on a tous peur du jugement dernier.
Çünkü hepimiz kıyamet gününden korkuyoruz

 

[Nakarat]
Non j’ai braqué personne, planté personne, buté personne
Hayır kimseyi soymadım,kimseyi bıçaklamadım, kimseyi öldürmedim

 

Mais j’suis un voyou c’est comme ça qu’on dit, tout simplement.
Ama ben serseriyim, açıkçası bana böyle diyorlar

 

J’ai fait des choses que j’regrette suffisamment,
Yeteri kadar pişman olduğum şeyler yaptım

 

Suffisamment pour y penser tout l’temps.
Her zaman düşünmek için yeteri kadar…

 

J’pourrais te donner un million de bonnes raisons
Sana bir milyon tane mantıklı sebep sunabilirim

 

Pour qu’on m’attrape, qu’on m’casse les genoux et qu’on m’cloue au pilori.
Beni yakalamaları, dizlerimi kırmaları ve el aleme rezil etmeleri için

 

Et si un jour on vient m’chercher, j’résisterai pas
Ve eğer bir gün beni aramaya gelirlerse direnmeyeceğim

 

J’sortirai les mains sur la tête sans faire d’ennui.
Sorun çıkarmadan ellerimi başımın üstüne koyacağım

 

Mais avant qu’ça arrive, j’voudrais qu’tu sache que j’ai compris
Ama bu olmadan önce, bilmeni isterim ki gecelerimi uyku hapları

 

Que j’passe mes nuits entre cachetons et insomnies
Ve uykusuzluk arasında geçirdiğimi ve pişman olmuş

 

Et que j’vais m’battre pour reconstruire un apprenti repenti
Bir çırağı yeniden yetiştirmek için mücadele edeceğimi anladım

 

Et tant pis, si ça m’prend toute une vie
Ve bu, bütün ömrümü alsa da ziyanı yok
Çeviren : Ahmet KADI

  • 27 Şubat 2023 tarihinde eklendi.
  • tarafından eklendi.
  • 38 kez görüntülendi

Fauve

Sitemizde sanatçıya ait toplam 2 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.